DİĞER
"Orhan Veli’nin şiirlerinden yapılmış yeni seçki Ablamı Tanımazsın, gerek düzenlenişiyle, gerekse içerisinde barındırdığı sanatçı imzası ve diğer çalışmalardan farklı şekillerde ayrışan özel bölümleriyle okura yeni bir deneyim vaat ediyor."
"Bireyler arasındaki ilişkileri iğne deliğinden görecek kadar ustadır Atay; dolayısıyla Tehlikeli Oyunlar’da olduğu gibi basit bir tavla oyunundan bireyin kendini ötekiler karşısında var etme savaşını betimlerken okurunu edebiyatın en yüksek düzeyine taşır. Toplumsal sorunları maddi toplum ilişkileri açısından görmeye gelince: Bu kesinlikle Atay’ın güçlü kası değildir."
"Andığım üç yazarın yapıtlarındaki ortak konu, sakat birer genç kadın olan anlatıcıların diğer insanlarla ilişkilerinde olup bitenlerdir. Anlatıcılar bu ilişkileri herhangi bir genelleme üzerinden değil, temsil ettikleri genç kadının özgül deneyimleri üzerinden, onun bakış açısıyla ortaya koyuyor, ne eksik ne fazla."
Faruk Duman: “Sus Barbatus! benim açımdan her yönüyle aklıma yatan, bana yazma coşkusu ve gücü veren bir roman oldu. Özellikle teknik sorunlarını hesapladıktan, yani bunları bu kadar sayfa boyunca nasıl yazacağımı saptadıktan sonra, artık yazı yazıyor sayılmazdım, yazma düşüncesi de aradan çekilmişti. Oradaki insanlardan biri olmuştum.”
"Pınar Kür kurguya büyük önem veren ve bunu ilk kitabından başlayarak ustalıkla başaran bir yazar olmakla birlikte, kendini kurgunun arkasına fazlasıyla saklayan bir yazar değildir. Özellikle romanlarında hemen her zaman kendi akranı diyebileceğimiz kişileri yazar. Bu da onun kendi kuşağının dönümlerini tam zamanında yakalamasına yarar."
"İyi bir yazarın çevirdiği yazarlara bakarkenki içgörüsü benzersiz bir şeydir."
"Pınar Kür’ün öykülerinin dikkat çekici bir başka özelliğini de olayların kurgulanışında görürüz. Hikâyesi anlatılan, hayli sönük, solgun bir 'yaşamama' hali de olsa, öykü ilerledikçe çözüleceğini umduğumuz, kapalı, merak uyandıran bir şeyler vardır ortada."
"Asılacak Kadın hem Melek’i susturma, tabi kılma düzeneklerini ifşa eder hem de tüm bu cinsel, toplumsal şiddetin altında ezilmiş olsa da var kalmaya devam eden iç sese kulak verir. Sadberk’in deneyimi gibi Melek’inkinin de sürekli başka söylemlere tercüme edilerek indirgenmesi karşısında Pınar Kür, Melek’in kolaylıkla tercüme edilemez iç sesine talip olmuştur. Bu sesi tüm kısıtlanmışlıklarıyla ifade edecek bir form arayışı Asılacak Kadın’ın asli arayışıdır."
"Pınar Kür’ün gözünden bir yakın tarih kitabı okuyacaksınız aslına bakarsanız. Kitapta Pınar Kür’ün eserlerinden yapılan alıntılar da eserlerindeki otobiyografik öğeler üzerinden onu hem Türk edebiyatının hem de kendi hayatlarımızın içinde konumlandırmak için birebir."
"İstanbul yüzyıllardır akan, kuvvetli bir nehrin oluşturduğu delta gibidir. Her millet, her türden kültür orada bir aradadır. İşgal bu farklı milletlerden, kültürlerden yönetilebilir, yapay bir ortak şehir inşa etme çabasıydı; nehrin akışının tersine, tarihin kaidesine aykırı bir müdahaleydi; olmadı."
"En son orman yangınları felaketinde tecrübe ettiğimiz gibi, böylesi krizler sadece o dönemki somut icraatları değil, devlet denen aygıtı kitlesel olarak yeniden sorgulamaya da yol açıyor. Devlet niye var? Halk kim? Kendini görünmez ve de değersiz hissedenler, böyle hissettirilenler, ancak bir araya geldiklerinde, dayanışma ağları yarattıklarında görünebildiklerini de hatırlıyorlar."
"Bu silah heykelleri savaş imajları gibi geçirgen. Bakışlar karşı tarafa bir şeylere temas etmeden de geçebilir ve boşlukla kamufle olmuşlardır. Burada boşluk ikinci bir unsur olarak yer alır. Kavram da burada gizlidir. Boşluk nesnenin aynısı olan fakat görünmeyen, bize gösterilmeyen tarafıdır."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.